“İnsan benliğinden ötürü güçsüz olan Kutsal Yasa’nın yapamadığını Tanrı yaptı. Öz Oğlu’nu günahlı insan benzerliğinde günah sunusu olarak gönderip günahı insan benliğinde yargıladı.” (Romalılar 8:3)
İsa’nın günahlı insan benzerliğinde olması, O’nun günahkâr bir doğaya sahip olduğu anlamına mı geliyor? Bu, İsa’nın düşmüş ancak günah işlemediği anlamına mı geliyor? Yoksa, bu O’nun benliğinin günahlı ancak ruhunun günahsız olduğu anlamına mı geliyor? Bu soruların hepsi, konuştuğunuz konu temelinde çeşitli şekilde cevaplanacaktır; ancak gerçek cevap basittir.
Kutsal Kitap İsa’nın günahlı insan benliğinde olduğunu söylediğinde, O’nun ne günahlı olduğunu, ne de benliğinde günahlı bir şey bulunduğunu kastediyor. Kutsal Kitap’ın kastettiği, O’nun ne tanrısal ne de insani doğasında günahlı bir şey bulundurduğu değil, ancak insan benzerliğinde olduğudur. Bu nedenledir ki, “günahlı insan benzerliğinde” diye yazıyor. O, günahlı değildi. O, düşmüş değildi. Ne benliğinde ne de ruhunda günahlı hiçbir şey bulundurmuyordu.
Günahlı benlik bir kusur mudur?
Elçi Pavlus’un günahlı bir benliğe sahip olduğunu söyeleybilir miyiz? Tabii ki söyleyebiliriz. Peki, günahlı benliğin bir kusur olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet – çünkü günahlı benlik iyi ve kutsal bir şey değildir. Durum böyle olduğuna göre, eğer İsa’nın benliği de “günahlıysa,” bu O’nun bir kusuru olduğu anlamına gelir. Ancak sorun, Yasa’nın Tekrarı 17:1 ayetinde yazan şu sözlerdir, “Tanrınız RAB’be herhangi bir özürü, kusuru olan sığır ya da koyun kurban etmeyeceksiniz. Tanrınız RAB bundan tiksinir.” Demek ki, eğer İsa’nın benliği günahlı olmuş olsaydı, O’nun bir kusuru olduğu anlamına gelir. Yani, O’nun günahlar için olan kurbanı uygun olmazdı.
Günahlı benlik, kurbanı geçersiz kılar
“Çünkü canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size sunakta kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” (Levililer 17:11)
Eğer biri İsa’nın benliğinin günahlı olduğunu iddia ederse, o benlikte kan olup olmadığı sorusuna cevap vermelidir. Çünkü bedende (benlikte) kan dolaşmaktadır. Eğer İsa’nın benliği günahlı olsaydı, demek ki O’nun kanı da günahlı olmuş olacaktı; ve eğer durum böyle olmuş olsaydı, İsa’nın kurbanı da günahlı bir kurban olmuş olacaktı. Öyle olması da kurbanın geçersiz olduğu anlamına gelirdi.
Benlik özünde günahlı değildir
Benlik günahlı değildir. Elim ya da ayağım günah işlemiyor. Günah bir eylem, isyan ve Tanrı’nın yasasına karşı gelmek demektir (1.Yuhanna 3:4). Günah yürekte ortaya çıkar. Kötülük (Zekeriya 8:17), açgözlülük (2.Petrus 2:14), öfke (Vaiz 7:9), gurur (Yeşaya 14:13), nefret (Levililer 19:17) ve diğer şeylerin hepsi yürekten kaynaklanır. Yasayı çiğneyen kişinin eli değil, kendisidir. Günah kişinin ayağı tarafından değil, kendisi tarafından yapılan eylemdir. Yani günahlı benlik, kişinin bedeni değil ruhundan kaynaklanan bir şeydir. Fiziksel benlik günahtan etkilenmiştir çünkü beden zayıflıyor ve ölüyor. Bu durumda, İsa’nın günahlı benliği olduğunu iddia edenlere, bunu ne anlamda söylediklerini sormamız gerekiyor.
Niteliklerin İletişimi ve denenmek
Communicatio İdiomatum (Latince: “niteliklerin iletişimi”), İsa’nın nasıl insani ve Tanrısal doğaya tek bedende sahip olduğunu anlatan doktrindir. Bu da, İsa’nın kendi insani ve Tanrısal niteliklerini açıkça ileri sürebileceği anlamına geliyor. Bu nedenle, dünya yaratılmadan önce Baba’yla birlikte yüceliğe sahip olduğunu söyleyebilir (Yuhanna 17:5). Bu, her iki doğanın niteliklerinin tek kişi olan İsa’da bir araya geldiği anlamına gelir. Tanrı’nın günahsız doğası (günah işlemenin imkânsızlığı) İsa’da olduğundan dolayı, bu öğreti oldukça önemlidir. Demek ki, İsa denenebilir ancak bu O’nun doğasında olan bir denenme değildir. Bununla birlikte, İsa’nın aynı anda nasıl günahlı bir benliğe ve kutsal bir doğaya sahip olabileceğini de sormamız gerekiyor. Bu birbirine zıt olan şeyler nasıl tek bir kişi olan İsa’da bir araya gelebilir ki?
Ancak diğer ayetlere göre…
Bazıları “benzer” kelimesinin geçtiği diğer ayetleri kullanarak, kelimenin “gibi” ifadesini vermediğini savunacaklar. Onlara göre eğer “benzer” kelimesi bir ayette belirli bir anlam veriyorsa, tüm diğer bağlamlarda da aynı anlamı veriyordur. Daha sonra da göreceğiniz üzere bu, Kutsal Yazılara çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Böyle bir yanlışa düşmeden önce, gelin aşağıdaki iki ayeti okuyalım.
A. Romalılar 6:5, “Eğer O’nunkine benzer bir ölümde O’nunla birleştiysek, O’nunkine benzer bir dirilişte de O’nunla birleşeceğiz.”
- Bu ayet, Mesih’in “ölümüne” vaftiz edilmek (4.ayet) ve Mesih’le birlikte çarmıha gerilmek (6.ayet) hakkındadır. Mesih bizi temsil etmektedir; O öldüğünde, biz O’ndaydık (1.Korintliler 15:22; Aile (Soy) Atalığı). Demek ki, biz Mesih’le birlikte çarmıha gerildik. İşte böylece biz O’nunkine benzer bir ölümde O’nunla birleştik.
B. Filipililer 2:7, “Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı.”
- Bu ayette “benzeyiş” kelimesinin insan “gibi” olduğuna değil, tam olarak insan olduğuna işaret ediyor gibi görülüyor. Bu mantıklıdır çünkü bağlamda kastedilen de budur. Fakat bu ayetin bağlamı, Romalılar 8:3’ün bağlamından farklıdır. Filipililer 2:7’de, “insan benzeyişinde” ifadesi kullanılır. Romalılar 8:3’te ise “günahli insan benzerliğinde” ifadesi kullanılır. Filipililer’de gerçek anlam, Romalılar’da ise mecaz anlam vardır.
- Ayetin bulunduğu bağlam, Söz’ün insan bedeni almasıdır. İsa Mesih’in ululuğunu bir yana bırakmasından söz ederken, aslında Söz’ün insan bedeni almasından (Yuhanna 1:1, 14) bahsettiğini anlamalıyız. Teknik açısından konuşacak olursak, İsa (insan olarak) enkarnasyondan önce yoktu ve Söz Meryem’in rahmine dahil olduğunda, tek kişi olan Mesih’te insan doğasıyla birleşti (hipostatik birleşme). Söz, insan benzeyişinde oldu. Yani, aslında İsa insan benzeyişine sahipti.
Bağlamların kısa analizini yapmama rağmen, bazıları Grekçede “benzerlik” kelimesinin her üç ayette de (Romalılar 6:5; 8:3; Filipililer 2:7) aynı olduğunu söylüyorlar. Onlara göre, madem ki hepsi İsa ve O’nun insani doğasıyla ilgili, o halde tüm ayetlerde de aynı anlama gelmektedir. Bu nedenle, onlar İsa’nın günahlı bir doğaya sahip olduğunu, ancak asla günah işlemediğini savunuyorlar. Fakat onların bu argümanı geçersizdir, çünkü kelimeler bağlamda anlam kazanırlar. Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum.
“Mor” (veya Mosmor) kelimesi hasta, kıskanç, genç anlamlarında, bağlama uygun olarak kullanılabilir. Gelin aşağıdaki üç cümlede, Mike ve Bob bağlamlarını okuyalım.
- Mike, Bob’un evinde yemek yedikten sonra mosmor kesildi. (hasta oldu)
- Mike, Bob’un yeni evini görünce mosmor oldu. (kıskançlık)
- Mike, Bob’un evini boyadıktan sonra mor oldu. (renk)
Kelime aynı olmasına rağmen, her cümlede “mor” sözcüğü Mike ve Bob arasındaki ilişkiye esasen anlam değiştirdi. Şüphesiz ki, anlamı belirleyen şey bağlamdır; ve “benzerlik” kelimesinin Romalılar 6:5; 8:3; Filipililer 2:7 ayetlerinde de aynı anlamda olduğunu söylemek yanlış ve tehlikelidir, çünkü bu durumda Kutsal Yazılar bağlam açısından ele alınmamaktadır. Gelin üç ayeti de, bağlamsan açıdan okuyalım.
Sonuç
İsa’nın günahlı insan benzerliğinde olduğunu okuduğumuzda, bu O’nun insani veya Tanrısal doğasında günahlı bir şeye sahip olduğu anlamına gelmez. Aksi halde, O’nun kurbanı günahların bağışlanması için uygun bir kurban olmazdı. Bununla birlikte, insan bedeninde (benliğinde) kan da vardır. O halde, O’nun kanı günahlı bir kan mıydı? Öyle düşünüyorsanız, ortada bir sorun var demektir. Levililer 17:11’e göre, kurbanda sunulan şey kandır. İsa’nın günahlı benliğe sahip olması demek, O’nun kanınında günahlı olduğu anlamına gelir ve bu da İsa’nın geçersiz bir kurban olduğu anlamına gelmektedir.
Kısacası, İsa’nın günahlı bir benliğe sahip olduğu ve düşmüş olduğu fikri yanlıştır.